Benim de kendi çapımda bir zincirim (zinciri kırma) var. Onu asla kırmak istemiyorum. İki günde bir blog da yazı yayınlayacağım. İddialı bir cümle gibi dursa da geriye dönüp baktığım da başarmak istiyorum.
Tam yazıya ✍️ başlayacakken küçük oğlum gece yatakta beni göremeyince yanıma gelip ‘Anne seni çok seviyorum’ diyor. Yanağıma bir öpücük konduruyor. Kucağımda kalmak istiyor. Ufaklığın o an ki sevgi pıtırcığı halini ben de bırakmak istemiyorum. Çünkü nadir sakin anlarımızdan.. Oğlumu öpüp yatağına götürürken hayır duası ediyorum..
O anda bir fotoğraf karesi geliyor gözümün önüne.
Ellerini Sema’ya açmış bir baba.
Oğlunun mezarının başında dua ediyor.
Ellerinde kelepçe.
Etrafını sarmış emir eri Asker tayfası. (Belli ki azılı terörist imajı vermeye çalışıyor yukarıdakiler.)
Yanında küçük kızı Azize. Babasının yamacından ayrılmıyor.
Ben ‘ayırma Allahım, yavrularımla imtihan etme’ diye dua ederken Bekir Görmez ‘ahirette kavuştur Allah’ım’ diye dua ediyor,
Görmez Ailesi Türkiye’de yaşatılan zulmün sembolüdür.
Zulmedenler Görmez.
Sevgili Azize annesinin 35 kiloya düştüğünü görür.
Kulaklarının artık duymadığını görür.
Ağabeyinin vefatını görür.
Babasının ellerinde kelepçe ile çaresizliğini görür.
Gün yüzü Görmez...
Hepimiz Bekir Görmez bu vefat ile çıkar ümidini taşıyorduk. Attığı iddia edilen bir tweet yüzünden 19 aydır içeride olan bu baba oğlunu son kez göremedi. Toprağa verirken elleri kelepçeli idi.
Bu aileye bu sürecin paratoneri olmak düştü. Acıları bitecek derken yenileri eklendi.
Zulmedenler görmedi.
Peki biz?
Sahi biz Görmez ailesinin yaşadıklarını gördük mü?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder