28 Ocak 2018 Pazar

Öldüm!

Bilinmeze yolculuğumuz yaşadığımız ülkeye gelmemizle başladı

Etrafımda yerinde durmayan üç çocuk ve dört bavul.

Ülkemdeki koca koca dalgalar 🌊 insanları yutuyor ve sıra bize de geliyordu.

Gurbet yani bu ülke ise bizim için sığındığımız güvenli sahil oldu. Dalgaları, hırsından ne yapacağını bilmeyen ve önüne geleni içine alan fırtına felaketinden, her ne pahasına olursa olsun kurtulmuş nasiplilerdendik.

Ölüm...
Mevlana ifadesiyle "Gurbetten Kurtuluş"...
Bu yolda canını kaybedenler oldu.

Sır düğümü ;
Kimine "gurbetten kurtuluş" nasip olurken, kimine yeni bir "gurbet" ilk kapıydı.

Yeni bir hayatın ilk haftası..

Kamptan eve taşındığımızda Önce çocuklar hastalandı. Taşınırken çok beklemiş ve bu güzel ülkenin ayazından nasibimizi almıştık. Ateş 🤒, öksürük 😷, burun akıntısı🤧😪, başağrısı🤕 ve istifra 🤢 🤮 hepsi yeni evimize konuk oldu. Kollarımda üç çocukla evi yerleştirme telaşım benim de yatağa düşmemle son buldu.

Yorgunluğun da etkisi olacak ki başımı yastıktan kaldıramadım. Eski usul patates 🥔 kesip şakaklara ve alnıma koysam da pek kar etmedi. Burada antibiyotik pek vermeseler de hepimiz antibiyotiğe başladık.

Öksürükten uyuyamaz, baş ağrısından kalkamaz halde idim. Sanki liğme liğme dökülüyordum. Öksürmekten boğazım tahriş olduğundan su içmekte zorlanıyordum.

Çocuklar kabus görüyor ve ben onları teskin ediyordum.
Şimdi kabus görme sırası bende idi.

Bir kabusla Öldüm..!

Gurbete geldim kurtuldum derken, belki vefatları ile kurtuluşa Erenler’in kaderi bana da sahili selamet olacaktı!

Peki bu kurtuluş iyi mi gelecekti? Çocuklar.. Onlar ne olacaktı?


Elim tutmuyor, uzanmıyordu.

Zihnim durmuyor, sorguluyordu.

Yalnızlık hiçliğe, ölüm yokluğa davet ediyordu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder