18 Ağustos 2017 Cuma

Ey çocuk! Dağlama yüreğimizi artık ağlama.

Mutfaktayım..

Öğle saatleri. Babası ile kalan Annesinin neden yanlarında olmadığını bilmediğim çocuk ağlıyor. Yaşı 6 belki 7. O kadar.

Baba belli ki çaresiz. Yemek yapıyor umursamıyor gibi gözüküyor. Bi gözü oğlunda.

Sarılmaya çalıştım izin vermedi. Kaçıyor.

Bende başlıyorum onunla ağlamaya. Yemeğimi birine bakması için işaret ediyor ve odama çıkıyorum, ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorum.

Artık çocuklarımın beni görmemesi lazım bu halde. Ama toparlanamıyorum bir türlü.

Benim o çocuğa yardım etmem lazım, ona sarılmam derdini hafifletmem lazım ama nasıl?

Tüm dünyadaki çocuklar.. Annesinden babasından koparılan.. Sürgün edilmiş, mahkum olan.

....
Ayşegül geliyor hatırıma. Hatırlarsın sen!
Karnında bebeği öldü sonra kendisini. 5 yaşında bir erkek evlat yetim kalmıştı. Baba hala hapiste. Onun mahsunluğu çöküyor yüreğime. Ona sarılamayaşım el uzatamayışım kahrediyor beni.
Rahman'a sığınıyorum.

Elbet adilsin ey Kader.
ve ey güzeller güzeli Rabbim.. Senin var bir bildiğin..


Cuma ya bugün iki kilo pirinçten pilav yaptım. Pilav mı dağıttım efkar mı? Bilmiyorum.

Ailesinden hiç kimse olmadığı için, kamp dostluğu kurduğu kadınlardan biriyle doğuma giden Somalili lohusa kadına.

Kocası İtalya'dayken doğum yapmış ve 9 ay olmasına rağmen babasını hala görememiş bebeğin annesi Nijeryalı kadına,

ve beni ağlatan yavruya.. Bir de mısır patlatıp götürdüm. Artık gülüyordu.


Ama ben de zerre değişim yok. Kor düşmüş.

Soğumuyor, hafiflemiyor..


Yangın yeri yüreğim. Söndürmeye takatim kalmadı.
Medet ey Sultanlar Sultanı SAV..!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder