1 Şubat 2018 Perşembe

İyiler Kazanır, Kötüler Kazanamaz!

Kampta her millet her Milliyet’ten insanla kaldım. En çok neyin sıkıntısını çektiniz? diye sorsalar vereceğim tek bir cevabım var. Bencillik..

Bir insanın kendine zulmetmesiyle başladı herşey. Kendinin olmayana ‘benim’ demesiyle devam etti. Zalim eliyle hayatlarımız bir yaprak gibi savruldu. Kendi mahallemin yangını büyüdü, büyüdü ve tüm dünyayı sardı.

Kendi hayatımın kahramanı olmayı bırakalı çok olsa da bazen kendimi ‘demiryolu çocukları’ romanındaki iyilik sever Roberta gibi hissediyorum. Bir genç kız olma yolunda kendini tanımaya çalışırken iyilik yaparak dünyayı tanıma çabası içindeki küçük Kız.

İlk kaldığımız kampta Mısır uyruklu nazik genç her gördüğünde muhakkak yer verir ve selam ederdi. Kendime mutfakta kahve hazırlarken bir tane de ona hazırlamak onun tevazusuna sunabildiğim tek erdemim oldu.

Çok çocuklu Nijeryalı Hristiyan kadınlar.. Puseti kolunda küçük bebeği var. Etrafında da 3 tane çocuk. O haliyle yemek almaya gidiyor. Pusetin kolundan tutup ‘bu benim’ deyip aldığım ve gideceği masaya götürdüğüm çok oldu. O kadına hiç kimse yardım etmezdi, insanlar sadece şaşkın şaşkın gözleriyle takip ediyor ve sanki akıl tutulması yaşıyorlardı.

Çocuklarımla Kök salmaya çalıştığım bu şehirde çocuklara öğretmeye çalıştığım tek şey yardımlaşma.. Paylaşırsak çoğalır, başkalarını hissedersek anlaşır ve anlaşılırız.

Bir sürü bencil insanla karşılaştık. Bizim ruhumuzu daraltan da bu bencil insanların ruhu oldu. Yaşadığımız yeri yaşanmaz kıldılar..

Biliyordum ve biliyorum dünya üzerinde gerçek derdi olan milyonlarca insan var. Kalbimin temiz kalması onları bulmam ve onlara el uzatabilmem ile doğru orantılı. İnsanlar ne kadar yardıma muhtaç
ise bize de onlara o kadar yardımcı olmak düşüyor.

İyi olursam ne değişir?

Küçük bir şehirde çocuklarıyla kalma hakkı kazanan bir Kadının varlığından haberi olan İnsanlar bu şehrin bencilliğin etkisinde olmadığını göstererek bize şehri genişletip yaşanacak bir yerde olduğumuzu göstermiş oldular.

Karşı komşumuz yaşlı teyze bizimle tanıştığında evine gidip kapıdan iki çift yün çorap 🧦 verdi. Biz ona bir kaç gün sonrasında Yaptığımız çorbadan ikram ettik. O bize elinde kocaman bir torba içinde beş büyük peluş oyuncak getirdi. Bir an çocuklarımla bu mahallede ölene kadar kalabileceğim hissine kapıldım.

Sevgili arkadaşım Kata Bangkok dönüşü arabanın arkasına römork takıp çamaşır makinemizi, dondurucumuzu, kitaplıklarımızı getirdi. Kata bu kadar işin arasında herbiri küçük birer kağıt poşetin içinde çocuklara küçük hediyeler de hazırlamıştı.

Bunları yaparken 55-60 yaşlarındaki Leo’da yanındaydı. Yardım etti. Makineyi bağladı. Biz işleri bitirirken çocuklar da ellerindeki envai çeşit küçük oyuncakları ile oynuyordu. İşleri bitip oturduğumuzda kahve içerken Leonun gözü kırık sandalyeye ilişti. Bana ‘bunu alıyorum. Tamir edeceğim’ dedi.


İyilik kahramanı olan bu insanlar herşeyin en iyisini hakediyor.

Ben de istiyorum.🙏🏻

İstediğim kötülük karşısında iyi kalmak, iyiliği çoğaltmak..

Çocukların da dediği gibi;

İyiler kazanır, Kötüler Kazanamaz..

Kazanmak istiyorum.

1 yorum:

  1. Elinize sağlık. Çok güzel. Bu tür yazılar gelecekte yaşananların ve bu acıları çekenlerin anlaşılması için çok önemli. Biraz daha birbirine bağlı ve bir akış içinde yazsanız daha etkili olur ve daha çok insana ulaşabilecek bir kitaba dönüştürebilirsiniz. Gözlemler çok etkileyici. Daha fazla öğrenme isteği doğurdu bende.

    YanıtlaSil