Sevgili günlük. Yıl bitiyor.. Bir Cuma günü Kiliseden bildiriyorum.
Haftalar öncesinden kilise yetkililerine Türkiye’de yaşanan zulümden bahsetmiştim. Sonrasında #668Bebek için ne yapabiliriz başlıklı bir toplantı yaptık. 24 Kasım Çocuk Hakları Gününü kutlayacakları bir etkinlikten bahsedip ‘Sizi buraya davet edelim. Stant açarsınız’ dediler. Allah’ın hikmeti bu etkinliğin ismi ‘balon şenliği’ idi. Çocuklar için türlü türlü aktivitelerin olacağı kilisede renkli renkli balonlar dağıtılacağı bir etkinlikti. Hemenn yerel dili olan bir kaç Türk arkadaşa haber verdim. Gelmelerini istedim. Biz o gün neler yapabiliriz telefonda detayları konuştuk.
Türk arkadaşlarım öncesinde 📞 la arayıp müsait olamayıp, gelemeyeceklerini söyleyince, kamp tarafından tanıştırıldığım arkadaşım Linda ile irtibata geçerek yanımda olup olamayacağını sordum. Memnuniyetle geleceğini ve yapabileceğim başka birşey var mı diye sordu. İngilizce metnimizi yerel dili kullanarak o gün anlatabilir misin? sorusuna cevap iki saat sonra geldi. Linda metni yerel dile çevirmişti. O gün bu metni anlayabileceğini yazdı. Bu kadar kısa zamanda bir çeviri göndermesi ve onun dostluğunu hissetmek benim için bir şükür vesilesiydi.🙏🏻
Arkasından kampta çalışan kilise cemaatine mensup Katherina ile görüşüp, davet ettim. Takvimine bakıp müsait olmadığını ama değişiklik yapabileceğini söyledi. Ertesi gün gelip o gün seninle olacağım dedi. Bana bir şükür kapısı daha açılmıştı.🙏🏻
Beklenen gün geldi ve çocuklarla sabah erkenden siyah balonlarımızı aldığımız gibi kilisenin yolunu tuttuk. Kapıdan girer girmez bizi Katherina karşıladı, hemen bir yol haritası çizdi. Balonlarla o ilgilendi ben ise stantın başına geçtim. Balonlarımızı uçan balona dönüştürüp bana getiriyordu. Gözüm bir ara balonlara takıldı. Siyah balonlarımız renkli balonların içinde farklı görünüyordu. Onlar da bebekler gibi mahsundular..
Hummalı bir çalışmanın içerisine girdik. Çocukları hiç düşünmüyordum. Zira yavrular Kilise de değil de sanki oyun parkında idiler. Ahşap oyuncaklar, balonlar, atıştırmalık yiyecekler, oyuncaklar, oyun hamuru masası ve dahası kostüm giymiş çocuklarla ilgilenip onlara şarkı söyleyen bir Kuzu bile vardı.
Saat 10.00 gibi bir mesaj geldi telefonuma. Bir haftadır beklediğim dişçi randevum tam yarım saat sonrasına verilmişti. O anda elim ayağıma dolaştı. Katherina’ya mesajı okuttum. Biraz düşündükten sonra arabası ile beni götürebileceğini söyledi. Çocukları Linda’ya teslim edip arabasına oturduğumda saat 10:20 idi. Beni dişçiye bıraktı ve 11:00 de almaya geleceğini söyledi. Tam randevu saatinde içeriye çağırıldım. Yaklaşık iki aydır sıkıntı çektiğim kırılmış dişimin röntgeni aynı koltukta çekildi. Uyuşturulup dolgu yapıldı. Bu arada tam Cuma vaktinin etkisiyle olsa gerek içimden bildiğim tüm duaları ediyordum 🤔🙃 Yaşadıklarım karşısında tam yarım saat ağzım açık kalmıştı.😫 Bittiğinde canına yandığım ülkemde röntgen için alt kata in. Dolgu için tekrar randevu al. Üç hafta sonra gittiğin hastanede saatin gelmesine rağmen senden önceki üç kişiyi beklediğimiz seramoni haline dönen işleyişi düşündüm. İnsan olarak Avrupa’da gördüğüm bu muamele için şükrettim.🙏🏻
Saat 11:00 de kapıdan çıktığımda Katherina’da arabasıyla bana doğru geliyordu. Kiliseye yürekten bağlı bu Kadınla yol boyu teşekkür ettik. Thank you very much God. Teşekkür ederim Allah’ım.
Arabadan inip kiliseye doğru ilerlerken müslüman ahlakı ile çepeçevrelenmiş bu insanların inandığı Tanrı ile bizim inandığımız Allah arasında çizgi kadar fark olmadığını düşündüm. 12:00 gibi program bitti. Herkes gittikten sonra çocuklar oyun alanında boyama yaparken abdest alıp namazımı kıldım. Namaz sonrası seccademe bir şükür bıraktım.🙏🏻
Ne dersiniz? Kilisede istediği gibi ibadetini yapan ben, Katherina ile İstanbul’da bir camide buluşsak istediği gibi ibadet etmesi için bir yer gösterebilir miydim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder