Bugün bir yaşındaki oğluyla Havva’yı da aldılar. Önüne iki oğlu var,.4 yaşındaki oğlu ise Annesiz kaldı..
Kendime kızıyorum kendime..
Kamptasın işte kapat artık Twitter’ı. Sana sığındığın ülke tarafından aylık verilen ücreti de gönlünce ye. Baktın bitmiyor.. Biriktir.
Senin gibi Evropaya gelen Nazik Türkleri örnek alıp, ev tutsana kendine. Tuvaleti bahane et. Çocukları öne sür. Ne direniyorsun Kadın..
Hem sanane 668 bebekten. Analarıyla birlikte değiller mi? Üşüyorlarsa daha fazla giyinirler. Halledilir yani. Takma kafana..
Hem bak 17.000 Kadın ve 668 Bebek için onlarca ülkede eylem yapıldı. Bi rahatla artık.
Neden tutturuyorsun imza da imza diye. İmza kampanyası 100.000 olunca ne olacak ki!
Bi de etiket çıkardın şimdi. Hayır anlamıyorum ki #Standup4HumanRights ve #668Babies birlikte tweetlenince etkisi ne olacak?
Birleşmiş Milletlerin gündemine girmesi bu kadar önemli değil. Sonuçta her ülkede bir saat boyunca anlatıldı . Foto, video vs.. Bunlar yeter bence. Şıp diye çıkarırlar şimdi bebekleri ben sana söyleyim relaxx. Rahat ol.
....
Böyle başlıyor hergün serüven; önce kendi kendime konuşuyorum. Kesmiyor tabi, yalnız başına deli saçması konuşmalar.. çimdik atmalar, yanağa bir tokat aşkedip kendine gel kadın demeler..
Aslında kendimle yüzleşiyorum. Frenliyorum kendimi, bi kendime geliyorum..
Sonra başka bir Kadın çıka geliyor, ağzında sakız cak cak çiğniyor. Elinde hamur yoğuruyor da yoğuruyor.. Atışıyoruz, tutuşuyoruz ve laflar uçuşuyor havada; ‘hadi be ordan, sen ne anlarsın..’ diyerek çıkışıyorum... derken puffff elinin hamuruyla o da terk ediyor beni..
Bu sefer ne olsa beğenirsiniz?
Uykum geliyor uykumm.. 😴😴 Gün içinde çocuklarla ilgilenirken biraz yoruluyorum. Biraz da psikolojinin gidikliğinden olsa gerek mütemadiyen uyuma isteğim var.. İnadına ayık durma çabası da cabası.
Gelelim son durağa..
Kendime Ayna tuttuğum son duraktayım..
el açmadan Rahman’ın kapısına varıyorum. Tık tık tık.... Kapı açılıyor mu? Giriyor muyum meçhul.. Kapıya varır varmaz başlıyor içten içe anlatmalar.. ‘Bugün Havva yı aldılar. Büyük oğlunu alamadı. Küçükle koğuşta. Üşüyor mu? Üşümeseler olur mu? Yavrucak ne halde acaba? Küçük annesiyle de, büyük annesiz ne yapacak, nasıl başeder? ...’
Ufaktan bir ağlama ile az biraz rahatlıyorum. Nisyan deryası giriyor devreye. Bir yüzüyorum, bir yüzüyorum. Sahilden uzaklaştıkça özgürleşiyorum. Kaçtım ben o dertten artık.. hem de bütün dertlerden. Kuşbakışı bir mesafedeyim artık..
Vakit iftar. Yemek hazır.. İlham kaynağım 35 kiloya düşüp artık yürüyemeyen Nuriye ve Semih’e hergün niyetimi nihayetlendirirken dua ediyorum.
Affet 🕊
Affet ki bitsin.
Kurtar kurtar ki zulmü bitsin..🙏🏻
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder