23 Kasım 2017 Perşembe

Acısıyla Tatlısıyla 3*3=9 Çocuğun Hikayesi..


Ege sularında kaybettim kendimi. Bedenim bir türlü kıyıya vurmuyor.

Kötülüğün sıradanlaştığı şu yalan dünyada neler oluyor neler.. Rana, eşinin mahkemesi sonrası almış olduğu, tutukluluğa devam kararı haberi üzerine hastaneye kaldırılıyor. Girdiği yoğun bakımdan çıkamıyor ve üç çocuğu yetim kalıyor.

Üç çocuk yetim kalırken, üç çocuk sularda can veriyor.
Maden ailesine yaşama hakkı verilmiyor. Defalarca evine baskın yapılıyor. Son çare meçhul bir yolculuğa çıkıyorlar. Devamı malumunuz. İnsanlığımız kıyıya vuruyor..

Aynı saatlerde kamp görevlileri bir zarf getiriyor.
İçinde oturuma hak kazandınız müjdesi..
Bu haberle üç çocuk Avrupa’da yaşama hakkı kazanıyor.

Babasının ölümünden bir gün sonra, düğünü olan yeni gelin gibiyim.
Tuzlu ile tatlı, acı ile ekşiyi aynı anda mideye indiren bir görgüsüz bünyesine nasıl kasteder? Öyle kastediyor tüm hücrelerime bu güzel haber. Griye dönüyor düşüncelerim. Zalime biat etmemenin bedeli kimine güzel bir haberken, kimine canmış meğer diye düşünüp derinlere dalıyorum..

Bu dakikadan sonra ne acı misafir ediyor sofrasına beni, ne ümid selam ediyor..
Yapayalnız kalmak değil benimki. Ipıssız kalıyorum. Dizlerimi dizlerine değdirmek istiyorum Hz. Rabiyatül Adeviye RA gibi. Duanın dizlerinden, fermanıma fer arıyorum.

Ya Rabb..

Şehit edilirdi Hüseyinler Kerbela’da.
Bizim Hüseyinlerimiz sularda can veriyor.
Dertli acizler iki büklüm duada ,
Katından bir ferec, bir mahrec bekliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder