12 Nisan 2018 Perşembe

Çılgın Türkler - Sakin Avrupalılar!


Bu ülkeye geldiğimde en ihtiyacım olan şey benimsenmekti. Hani Türkiye’de Suriyeli olan yurdundan yuvasından çıkarılmış insanlara bir bakış açımız vardır ya, heh işte ondan bahsediyorum. Çünkü (yıllarca öğrendiğiniz doğrular doğrultusunda) yaptığınız Avrupa insanına göre küçük bir yanlış hareket karşısında yerli halktan aldığınız olumsuz bir tepki sizi inanılmaz derecede etkiliyor ve hemen çaptan düşüyorsunuz.

Bana ise hep tam tersi olmuştu. Üç çocukla kütüphaneye gittiğimde çocuklar bir o yana bir bu yana gidip ses yaptıklarında bile dert etme diye gülümseyen insanlarla karşılaştım. Kaç kere ‘sorry’ dediğimi bilmesem de aldığım cevap hep güler yüzlü bir ‘no problem’ oluyordu.

Sevgili arkadaşım Hostes Kata iki ay uçuşunun olmadığını Çarşamba günü bizi misafir etmek istediğini belirten bir mesaj yolladı. Hayatım boyunca ağırdan almayı bilmeyen hızlı ben tam iki dakika sonra cevaben gülücükler dolu bir mesaj yollamıştım. ‘Ok, at what time?`

Kampta stajyer iken tanıştığım Kata kendimi en çaresiz hissettiğim anımda sırtımı sıvazlayan  Kadındı.. ve şimdi bizi evine davet ediyordu. Evine giderken acaba nasıl bir yerde yaşıyorlar diye düşünürken arabayı park etmek için garajına girdiğimde anladım ki ülke standarlarının üstünde bir aileye misafir oluyorduk.

Kata Güler yüzle bizi karşıladı. Yaşça benim çocuklarımdan büyük üç çocuğunu bizi selamlaması için salona davet etti. Getirmiş olduğum çiçekler için memnuniyet ifadelerinin yanında yüzündeki tebessüm, çiçeğin eve baharı getirmesi gibi zihnime de baharı davet etti.

Çocuklarımın önüne bütün oyuncaklar serildi. Hatta Kata’nın güzel kızı çocukların seveceğini düşündüğü üst kattaki odasına çıkarak hepsini getirdi ve birlikte oynamaya başladılar. Küçük Hamster 🐹 ile tanıştırdı. Yemek Faslı’na geçtiğimde şaşırsam da doğrusunun bu olduğunu yıllarca bilmeme rağmen uygulamadığım bir hakikatle yine yüzyüze geldim. Fırında Krep (kremalı mantarlı) Tatlı olarak yine krep üstüne krema çilek ilaveli. Yanında içecek ☕️ çay. Hepsi bu kadar. Kata sonrasına piyanosu ile bize çocuk şarkıları çaldı ve birlikte söyledik.

Dolu dolu geçirdiğimiz iki saatin ardından müsade istediğimizde ise çocukların Doğum günü ve Paskalya bayramına atıfta bulunarak çocukların eline hediye paketleri tutuşturuldu. Ayrılıp sarılırken ise yutkunup Kata’yla konuşmakta zorlanırken sadece Thank you very much diyebilmiştim.

Sanki o gün Kata bize dünyayı bağışlamıştı.

Diğer hafta Linda ev görmeye iki oğlu ile gelmiş ve  evimize ilk kez misafir olmuştu. Sözleştiğimiz saatte kapıdalardı. Annica bizi yine yanlız bırakmamıştı. Linda çocuklara 🎁 oyuncaklar almış, ev için de adetleri üzere bolluk bereket sembolü taze ekmek ve tuz getirmişti.

Adetlerimiz üzere Envai çeşit yapmış olduğum yiyeceklerle Türk misafirperverliği gösterme gayretinde olsam da hepsinden birer kaşık veya birer adet alarak hiçbir yemeğin hatırını bırakmamış hepsinden sadece tatmıştı. İki saat boyunca çocuklar oynadı ve tam iki saat sonra müsaade isteyip iyi dileklerle ayrıldılar.

Bu hafta sonu Türkler arası kaynaşma yemeğimiz 14:00-17:00 arasında idi. Ben dahil hepimiz saat 15:00 e doğru lokantaya gelmiştik. Yiyip içerken farkettiğim şey açık büfe mantığı ile aldığımız yemekleri bitiremememiz olmuştu. Konuşmalara doyamamıştık saat 18:30 sularında tüm masaları birleştirme kararı almıştık. Lokantadan Saat 20:00 🕗 de ayrılmıştık. Samimiyetimizin fotoğrafları çekilirken birden aklıma Avrupa misafirliği geldi.

Sanırım biz Türkler çok iyi halay çeken folklorik figürlerde başarılı ve hareketli çılgın Türkleriz.
Avrupalılarda tango ve vals gibi iki kişinin estetik hareketlerle birbirlerine uyum sağlayarak sergiledikleri danslarda mahirler..

Vakit israfını çözen Avrupalılardan İslami yaşam adına öğreneceğimiz çok şey var.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder