13 Nisan 2018 Cuma

135 cm Oto Koltuğu

İkizlerden kız olanın kaç gündür ara ara dişi ağrıyordu. İkna edemediğim için doktora götürememiştim. Ama öğretmenimiz de ‘bugün dişi ağrıdı, doktora götürmelisiniz’ dedikten sonra artık vakti geldi diye düşündüm. Telefonla aramak en mantıklısı fakat öyle sorular geliyor ki konuşma hızına yetişemediğimden ve dilim dönmediğinden (çünkü yerel dili tam anlamıyla konuşamıyorum) cesaret edip arayamadım. Ertesi gün kurs çıkışı koşa koşa diş hastanesinin yolunu tuttum. Hastaneden aynı güne randevu alabilmenin sevinciyle arabaya atladığım gibi işlerimi halledip çocukları almaya kreşe gittim.

Kızım bir taraftan ağlıyor, haliyle dişçiye tedavi olma korkusunu yenemiyordu. Diğer taraftan küçük oğlan durmuyor onu meşgul edecek bişeyler aramaya çalışıyordum. Büyük ise pazarlığa başlamış ben de odaya gireceğim diyordu. Hastanede herkes bize bakıyordu. Tam ortaya karışık salata modunda hastanede beklerken sıra bize gelmişti. Dört kişi dişçi odasına girmiştik. Asistanla birlikte 6 kişi odada idik. Kızımın ağlama seviyesi iyice yükselmiş ben oturmam demeye başlamıştı. Çocukların eline tableti verip dikkatlerini videoya vererek kızıma odaklanmıştım. İkna etmek için epey dil döktükten sonra elini hiç bırakmadığımdan tümü gözümün önünde cereyan eden küçük bir dolgu operasyonu ile diş problemimiz hallolmuştu.

Çıkışta onlarca pazarlık yapılmış cips, çikolata, süpriz yumurta sözleri verilmişti. Arabaya binerken her zamanki uyarılarımı yapmış oturmaları ve kemerlerini takmayı unutmamaları gerektiğini söylemiştim. Henüz yola çıkmştık ki polis arabasının içindeki beyefendi ile gözgöze geldik. Sanırım bizi çok sevimli buldu ki takip etmeye ve sinyal göndermeye başladı. Kısa bir müddet olanı biteni anlamaya çalıştım. Anladım ki bu sirenler bizim içindi. Sağa çektim. İner inmez ilk ikaz yapıldı ✅ ‘eğer arkanızdan sirenlerini yakmış polis arabası görürseniz lütfen arabanızı durdurun.’ Ne demek efendim hayhay diyecek takati kalmayan benin eli ayağına çoktan muhalefete başlamıştı bile.. içten içe tür tür titriyordum.

Önce sürücü belgesi sonra çocukların kimliğine baktılar. İkinci ikaz geldi

✅ Çocuklar bizim için önemli, kemerini bağlayıp oturmalılar, yükseklik 135 cm değil. İki tane daha oto koltuğu almalısınız. Bu şekilde yola devam edemezsiniz..

İçimden ‘ne yani bunca stresin sebebi oto koltuğu mu?’ desem de gafil yakalanmıştım. Haklıydılar. Temsili olan hiçbirşeyi kabul etmiyorlardı. Standartlar Avrupa da uymak İçin vardı. Yani Avrupa’da Avrupa strandartları geçerli idi. Polis 👮‍♂️🚓🚔 çocuk güvenliğine önem veriyor oto koltuğu gerekliliğini söylüyordu.

⚠️ Şimdi ceza vermiyoruz uyarıyoruz. Eğer kemeri çıkarırlarsa yola devam etmeyin. Hemen oto koltuklarınızı alın. En sonunda da çocuklarla konuşan polisler yolculuk esnasında kalkmamaları gerektiğini aktardı.

Teşekkür edip ayrıldığımızda dizlerimin bağı çözülmüştü. Hemen bir U dönüşü yapıp Annica’nın yanında soluğu almıştık. Süperwomen Annica elime bir kağıt tutuşturup bugün saat18:00-19:00 arası ücretsiz ikinci el pazarı var. Oradan bakabilirsiniz dedi. Yine bişey anlamamıştım. Neden ücretsizdi, bugüne nasıl denk gelmişti?

Söylenen saatte söylenen yere gittiğimde beni bekleyen bir oto koltuğuna anne şefkatiyle öyle bir sarıldım ki o an tüm sıkıntım bitti. Hatta içerideki ücretsiz oyuncaklardan üçer beşer alan çocuklarım evin yolunu tutarken cennetten alış veriş yapmış gibi çok çok keyifli idi.

Ertesi gün ise kapıya bir oto koltuğu bırakılmıştı. Sevgili Annica, Sevgili Kataya haber vermiş, yaşananları hiç dile getirmeden sorun çözen arkadaşlarımın ikiside birer adet oto koltuğu getirmişti. Onlar  sayesinde 0 € karşılığında iki gün içinde 4 adet oto koltuğumuz olmuştu.

Ülkemdeki polislerin muamelelerinden dehşet hissine kapılan ben şimdilerde yerleştiğimiz Avrupa’nın bir güzel ülkesi ve küçük bir şehirde polisleri görüp onlara selam verebilecek olmanın heyecanı ile gün sayıyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder