Üçüncü yazı olacak Emrah hanımla ilgili..
Unutmadınız değil mi. Onunki de mazlum hikayesi, mağdur hikayesi, mahzun hikayesi..
Anlatıvereyim..
Emrah ve ablası öksüz büyümüş. Onbir yaşında annelerini kaybetmişler. Üstadın talebesi olan Astsubay babası, Kuran Kursunda ahlaki değerleri öğrenecekleri bir eğitimle taçlandırmış kızlarını.
Emrah hanımın ablası Pakistan’da. Geçtiğimiz dönemlerde eşi ve kendisi Türk kolejı çalışanı idi. Şimdiler de ise Pakistan’da kurabiye, börek, kek yapıp pazarda satmak suretiyle mutfak masraflarını çıkarmaya çalışıyor. Pasaport süreleri dolduğu ve UN verilen hiç bir dilekçeye cevap vermediği için ülkede can güvenlikleri olmamasına rağmen kalıyorlar..
Emrah hanıma gelince...
Çocuklarına hasret annelerden biri Emrah. Çocuk hasretiyle yanıyor.. Üç oğlu var. Terör örgütü üyeliğinden bir buçuk yıldır cezaevinde. En küçük oğlu cezaevine girdiğinde 2 yaşında işi. Şimdi 3,5 yaşlarında. Kapalı görüşlerde annemin kucağında oturacağım annemi öpeceğim diye ağlayan çocuğu hatırladınız mı? Bir sonraki görüş günü o küçüğü getirmediklerinde Emrah göremeyince baygınlık geçiriyor. Ayıldığında ise ilk ‘oğluma ne oldu’ diye soruyor.
Oğlun iyi Emrah. Annesine ve babasına hasret olmasının dışında oğlun iyi. Biz de iyiyiz be kardeşim! Ama sen iyi değilsin..
Emrah çok hasta ve gittikçe ilerleyen hastalıkları var. Doğum sonrası nükseden iltihap tedavisi yarım kaldı. Bir yıldır menepozda. Kadın hastalıkları tedavisi göremiyor. Emrah’ın göz rahatsızlığı ise gittikçe ilerledi. Retina yırtılması nedeni ile doktor hiç göremeyeceğini söylüyor. Zaten ara ara yaşadığı strese bağlı görme kaybı yaşıyor.
Ben ise Emrah için el açıyorum. Çocuklarla her gece dua ediyoruz.
Belki yetkili bir kişi sesimize ses verir.
Emrah Öksüzdür bilin diye yazıyorum, yazıyorum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder