8 Eylül 2017 Cuma

Tost/Dost Makinesi


Tost/Dost Makinesi

Ahmet Bey (yan komşum ve kamptaki tek Türk) geldikten iki hafta sonra 'söylemeyi unuttum yakında bir Türk cafesi var simit satıyor' dediği anda ona karşı beslediğim tüm hüsnüzannı gözden geçirdim. 🤔(ıssız adaya gidersek yanımıza alacağımız üç şeyden biri simit)

Türk cafesi ve simit... Çocukları kaptığım gibi Ahmet'in tarif ettiği adrese gidiyoruz. Çocuklar simitleri görür görmez bana dönüp çekiştiriyorlar tam bir görmedik hali var üzerimizde. Tanesi 2€ dan üç tane simit alıyoruz. Cem Yılmaz'ın koltuk hesabı gibi hemennn kuru 4'e sabitleyip hesap yapıyorum. 6€*4: 24TL ye.. Önce bulduğumuza şükrediyorum. Sonra bir daha alamam diye düşünüyorum.🙃

Aradan bir hafta geçiyor. İki Türk aile geliyor kaldığımız yere. Nasıl mutluyum anlatamam. (Anlatırım ya neden anlatamayayım.) Ben de onlara Ahmet oluyorum. Fotoğrafı şurda çektirin, en yakın market burası, simit isterseniz adres.. Devran böyle dönüyor buralarda. Yardımlaşma, dayanışma elden ele, gönülden gönüle yayılıyor. Her öğün verilen sütlerden yoğurt yapıp dağıtıyorum. 

Her sabah verilen kahvaltıda standart kahvaltı tabağından ziyadesiyle tost ekmeği ve kaşar peyniri kalıyor. Biriktir biriktir ne yapacağımızı düşünürken bir Türk arkadaş lazım olur diye bir tost makinesi getirmesin mi? Hem de yepyeni.. Siz bulamazsınız buralarda diye birde dört beş paket helalinden sucukta almış. Bu kampta bir milat daha yaşıyoruz.. Her çıkan yemeği yiyemediğimizden kendimizi tosta veriyoruz. Diğer Türk ailelerden iki hafta önce gelmiş olmanın kıdemliliği üzerimde. Tost makinesi ve sucuk paylaştırıyoruz. Tost makinesi gün içinde üç odayı tavaf ediyor. Çocuklarımızın karnı doyuyor bu sayede.

İkbal hanım ve kızlarıyla bir tost makinesi paylaşmayla başlıyor dostluğumuz. Yaşananlar/yaşatılanlar o kadar yaşanmayası ki.. Havaalanlarından geri dönmeler barındırıyor bu hikaye. Bu ülke onların gelebildikleri için bilet aldıkları bir yer. Buraya gelene kadar 4 ülke gezen bu ailenin üç çocuğu var. Anne babalarının gözünün içine ürkek ürkek bakan üç çocuk. Şükrediyorlar Avrupa'ya ayak basabildiklerine.

Geçici kamptan kendi imkanlarıyla evlerini kiralayıp bir ay gibi kısa bir sürede eve çıkan bu aileye kurban bayramında misafir oluyoruz. Cümbür cemaat bayram yapıyor çocuklar. Ellerde kınalar, ceplerde bayram harçlığı, ağızlarda şeker, dillerde Tekbir.

Her Tekbirde ellerimiz Sema'ya açılıyor ve gözlerimiz derin düşüncelerin ağında medet bekliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder